Oyunun ilk ve en büyük sıkıntısı atmosferi. Garrett, bir usta hırsız olarak da geçse, etrafta ne bulsa çalıyor. O ünvana ulaşmış bir hırsızın artık sadece özel işler yapacağını düşünürsünüz ancak kalem, makas gibi eşyaları bile çalarak bu hissi kesinlikle veremiyor. Bu yetmezmiş gibi, çaldığınız her şey anında altına dönüşüyor. Taşıma kapasitesi ve gidip de çaldıklarınızı satma aksiyonu mevcut değil. Tuttuğunu altın eden bir kahramanımız var. Önüne geleni çalarak cüzdanını dolduruyor. Bu sıkıntılar yetmezmiş gibi, karakterin eski karizmasından da eser yok. Çok klişe anti-kahraman diyaloglarıyla "beni kimin yönetici olduğu ilgilendirmez, hırsızlığıma bakarım" mentalitesini vermeye çalışıyor ancak değişen seslendirme sanatçısı kesinlikle başarısız olmuş. Gerçekçilikten çok uzak, zorlama bir şekilde konuşuyor. Dudak hareketleri de oturtulamayınca oyun hem eski hem de yetersiz gözüküyor.
Diğer karakterler de pek farklı değil. Oyunun en güzel göründüğü PC sürümünde bile oldukça eski görünen karakter modelleri etkileyicilikten uzak. Hastalıklı ve kötülüğün pençesinde karanlık bir şehir havasını vermek için tüm karakterleri tam anlamıyla "pis" modellemek atmosfer yaratmak için iyi bir fikir gibi dursa da, bu modellerin oldukça karikatürize edilmesiyle oyunun ciddiyetini ve inandırıcılığını bozan bir sonuç ortaya çıkmış. Seslendirmelerde yine aynı başarısız oyunculuğu dinliyoruz ve karakterlerin inandırıcılıkları daha da azalıyor. Şehirde gezerken evlerin içinden sanki dibinizdeymişçesine yüksek sesle gelen ve kendini sıklıkla tekrar eden ev ahalisi sohbetleri ve görevlerdeki gardiyanların ve bazı karakterlerin kendi aralarında veya kendi kendilerine konuşmaları haricinde oyunda kaliteli hiçbir diyalog yok. Tüm teknik sorunlarına rağmen, o alakasız diyaloglar oyunda bir demet keyif olarak karşımıza çıkıyor.
Atmosferle ilgili sorunlar bitmedi, ancak oyunun mekaniklerinden bahsetmeden devam etmem mümkün değil. Zira hem oynanış, hem de oynanışa direkt olarka etki eden bazı tasarım tercihleri, oyunun atmosferini daha da baltalıyor. Temel gizlilik mekanikleri iyi çalışıyor. Karanlıkta sessizce hareket ederek ilerliyoruz, etraftaki gardiyanların devriye yolları iyi tasarlanmış, ancak hala bu yollarda robot gibi dolaşıyorlar. Her seferinde bir iki adım fazla veya az atarak, ara sıra farklı yönlere bakıp dalarak daha gerçekçi ve doğal, "yaşayan" bir his verilmemesi oyunun açık dünya oynanışını baltalıyor. Zira bu devriye yollarını ezberlediğinizde oyunun size ilerleyebileceğiniz 2-3 tanecik yol sunduğunu fark ediyorsunuz. Tabii ki elinizdeki malzemeleri harcayarak gardiyanları farklı yerlere yönlendirebilirsiniz, ancak buna ihtiyaç olmadan doğal gizlilikle seçenekleriniz çok kısıtlı.
Gardiyanlarla ilgili başka sorunlar da var. Evet şehir oldukça karanlık ve gölgelerde geziniyoruz, ancak ay ışığı bizim etrafı rahatça görmemize olanak tanırken direkt ışıkta değil de normal gece karanlığında durduğumuzda, gardiyan 2 metreden uzaktaysa bizi göremiyor. Oyunda tamamen karanlık gölge alanlarının kullanılmayıp da sadece gece görünmez oluşunuz da atmosferin inandırıcılığını azaltıyor. Gece bekçisi olarak gece körlüğü çeken kişilerin seçilmesi pek de mantıklı olmazdı. Seslere de pek önem verdikleri söylenemez. Garrett çömelip ilerlediğinde bile oldukça yüksek ayak sesleri çıkartıyor, ancak eğer cam kırıklarına veya suya basmazsa, gardiyanın dibinde bile olsa ekstra yavaş ve dikkatli yürümek için bir tuşa basmamıza gerek kalmıyor ve rahatlıkla işimize devam edebiliyoruz.
Yeni eklenen özelliklerden biri olan 'swoop' özelliği ise oyundaki en güzel parça. Bu özellik sayesinde 3-4 metre gibi bir mesafeyi hızlıca ve ışıklı bir alandan geçiyor olsak bile görünmeden geçmemizi sağlıyor. Çömelmiş bir biçimde ileri doğru atılıyor ve bunu tamamen sessizce yapıyoruz. İki gölge arasındaki ışıklı alanı hızla geçmek için çok işe yaradığı gibi, karşımıza bir anda gardiyan çıktığında geri kaçıp görülmekten kurtulmamızı da sağlıyor. Bu da oyundaki gizlilik oynanışını zevkli hale getiren ve belki de oyunu katlanılır kılan yegane özellik.
Oyuna yeni eklenen diğer özellik de 'focus' sistemi. Bu sistem, oyunu haddinden çok ama çok fazla kolaylaştıran ve tüm ciddi, gerçekçi havayı bozan bir sistem. Focus moduna geçtiğinizde etrafta etkileşime girebileceğiniz her şey gözünüze sokulacak derecede parlamaya başlıyor, böylece etrafta yolunuzu bulmanız kolaylaşıyor. Peki buna gerek var mı? Focus modu kapalıyken de çalınabilecek eşyalar güneş yansıyan bir metal gibi parlıyorlar. Tırmanabileceğimiz borular, merdivenler ve ip oku atabileceğimiz tahta parçaları da hafif mavi bir fosforla parlıyorlar. Focus moduna girmeye gerek olmadan bile tırmanılacak yerlerin bu kadar oyuncunun gözüne sokulması, zor ve gerçekçi bir gizlilik deneyimi isteyen gizlilik oyunu sevenler için hiç hoş değil. Normalde parlamayıp bu moda girince parlayan iki şey ise açılabilir kilitler ve kapaklar. Focus modu aynı zamanda zaten aşırı kolay olan kilit açmayı, yan kesiciliği ve benzer işlemleri çok daha hızlı yapmanızı sağlıyor. Zamanla geliştirilebilen focus modunun bir özelliği de sizi fark eden düşmanları çok rahat etkisiz hale getirmenizi sağlamak, ki bu da oyunun sizi gizliliğe yöneltmesi gerekirken tam tersini yapmasına sebep oluyor.
Dövüş sistemi oldukça başarısız. Birebir dövüşte sürekli olarak rakibin hamlelerinden kaçınıp karşı hamleler yapmanız gerekiyor. Bu süreç bir yerden sonra oldukça sıkıcı bir tekrara dönüşüyor. Birden fazla düşmanınız varsa da, genellikle ölüyorsunuz. Gizli gizli gidip meşhur 'blackjack'inizle düşmanları bayıltmak, agresif bir oynanış için en iyi çözüm. Ancak burada da çok önemli bir sıkıntı var. Oyunun yükleme ekranlarında bile "öldürdüğünüz veya bayılttığınız düşmanlarınızı saklayın, yoksa fark edilebilirsiniz" demesine rağmen bize bu vücutları saklama imkanı sunulmuyor. Yapabileceğimiz tek şey karanlık bir köşeye atıp kimsenin denk gelmemesini beklemek. Kendi girip saklanabildiğimiz dolaplara vücutları saklamamıza izin verilmiyor. Bu da önemli bir mekaniğin düşüncesiz bir biçimde harcanmasına sebep oluyor.
Gelelim oklarımıza. Garrett özellikle su okuyla meşhurdur. Ateşleri ve meşaleleri su okuyla söndürüp, gölgesini sağlayıp gizli gizli ilerlemeye devam eder. Bununla birlikte yağ sızdıran varilleri ve yağ havuzcuklarını ateşe verebildiğimiz ateş oku, atıldığı yerden ip sarkıtan ip oku, insanları veya hayvanları boğabilen boğma oku, düğmelere basmak gibi işlere yarayan ucuz küt uçlu ok ve öldürmemizi sağlayan oklarla beraber geniş bir cephanemiz var. Ancak taktiksel okların kullanılabileceği yerler tamamen önceden belirlenmiş ve bizi belli bir patikaya sürükleyen noktalar. Dolayısıyla da açık dünyalı bir oyunda elimizdeki taktiksel malzemeleri beklenmedik şekillerde kullanarak kendimizi zeki hissetmemiz mümkün olmuyor, nereye nasıl ve neden gideceğimiz önceden belirlenmiş gibi.
Oyundaki zorluk modu ayarları da göz dolduruyor. Master modu en zor modken, buna bir de 'custom' kısmından klasik Thief oyunlarının kurallarını etkleyerek oyunu iyice zorlaştırabiliyoruz. Hiçbir şekilde save edemediğiniz ve auto-save'lerin de kapalı olduğu bir mod, sadece taktikse loklara izin verilen mod, birini bayıltırsanız veya sadece görülürseniz bölümü kaybettiğiniz bir mod ve daha nicesi. Ancak açıkçası Master üstüne klasik Thief modlarıyla oynarken bile oyun bana fazlasıyla kolay geldi. Gizlilik oyunlarını iyi oynayan biri olsam da, mükemmel değilim ve başka gizlilik oyunlarında en zor modlarda defalarca yeniden başlayıp denemem gerekirken Thief'te çok kolay bir şekilde ilerlemek oldukça sıkıcı geldi. Oyun en zor modda bu kadar kolayken, focus özelliğini kullanarak daha kolay zorluk seviyelerinde ve daha az kısıtlamayla oynandığında bir 'gizlilik' oyunu olarak ne denli anlamsız hale gelir, varın siz tahmin edin. Zorluklardan bahsederken ufak bir saçma detayı da belirtmeden geçemeyeceğim. Oyunun giriş bölümünde arkadaşına birini öldürdüğü için kızan, öldürmediğinden, işinin bu olmadığından bahseden onurlu hırsız Garrett, custom ayarlardaki eski Thief modlarından 'Ultimate' yani en zor olarak geçen bir mod açık değilse istediği gardiyanı öldürebiliyor. Master'ın altındaki zorluk seviyelerinde sivilleri de öldürebiliyor. Hal böyle olunca da insan "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?" diyor. Eğer oyunun karakterine böyle bir prensip veriyorsanız, bu prensibin uygulamasını oyuncuya bırakamazsınız. Garrett karakterinin de tüm gerçekçiliği bu sayede gitmiş oluyor.
Oynanıştan ve atmosferden bu kadar bahsetmişken şehirden bahsetmemek olmaz. The City, oldukça büyük ve karmaşık bir şehir. Şehir planlamacılığı konusunda hayal edebileceğiniz en kötü mahalleyi düşünün ve bunu onla çarpın, işte o kadar kötü bir durum. Sürekli gece geçen oyunda bu karanlık labirenti gezmek oldukça zor oluyor. Bunun iki önemli sebebi var. Birincisi, nereye gidebileceğiniz, hiçbir mantıklı istikrar olmadan önceden belirlenmiş. Her binaya girilememesini anlayabilirim, oyunun performansını öldüreceği gibi o kadar binanı içlerini doldurmak da zordur. Ancak içine girdiğimiz evlerde 5 oda varsa 4'ünün "usta" hırsız Garrett'ın hiçbir şekilde açamayacağı şekilde kilitlenmesi oyunun tadını kaçırıyor. Aynı zamanda, herhangi bir tahta çıkıntıya tabilmemiz mantıklı olacak olan ip okunu sadece önceden belirlenmiş yerlere atıyoruz. Üzerine tırmanabileceğimiz duvarlar, çatılar, kutular da istikrarsız bir biçimde önceden belirlenmiş ve beyaz boyalar veya mavi parıltılarla işaretlenmiş. Aynı yükseklikte hatta daha alçak olan yerlere tırmanmamıza izin verilmiyor. Tırmandığımız yerlerden güvenli bir şekilde aşağı inmemiz de ayrı bir problem. Bazı yerlerden çok kötü bir yürüme animasyonuyla yürümeye devam ederek aşağı çivileme düşüyorsunuz, bazı yerlerde aşağı inme tuşuna basarak yine aynı animasyonla düşüyorsunuz, bazı yerlerde ise hiç düşemiyorsunuz ve koşarak zıplayıp bir gardiyanın üzerine düşmemek için dua etmeniz gerekiyor.
Şehirde ulaşımın diğer suçlusu da harita. Hem şehrin oyun içinde haritalara bölünmüş olması, hem de gerek minimap'in gerekse menüden açtığımız haritanın kullanışsızlıkta çığır açması. Şehir çok büyük olmasına rağmen küçük küçük mahallelere bölünmüş, bu mahalleler de kendi içlerinde mahalleciklere bölünmüş. Bu durum da sıklıkla yükleme ekranlarıyla karşılaşmamıza sebep oluyor. Şehrin bütünlük hissini azalttığı gibi, özellikle konsol sürümlerinde can sıkıcı olabiliyor. Yolumuzu bulmak için kullandığımız harita da içler acısı. Üzerinde hiçbir şey yazmayan haritada, bulunduğunuz yere göre farklı sokakların parlaması da yolunuzu bulmayı imkansızlaştırıyor. Şehirde bir çatıda bir en diplerde dolaştığımız için üç boyutlu bir harita yapmaları gerektiğini düşünüp, bunu iki boyutlu bir haritada göstermeye çalışmış ancak başarılı olamamışlar. Sonuç olarak katman katman yolları göstermek yerine dümdüz bir kroki şeklinde harita koysalar oldukça işlevsel olacakken, kaybolmanıza sebep olan bir ucube koymuşlar.
Son olarak, atmosferle ilgili bir başka kilit sorundan bahsedecğeim. Bu da para kullanımı. Oyunda bir hırsızı canlandırıyoruz, dolayısıyla en önemli şey para para para! Peki parayı nereye harcıyoruz? Sadece daha iyi çalmak için aldığımız geliştirmelere. Üstelik eğer benim gibi klasik Thief modlarıyla oynarsanız, bu geliştirmelerin 4'te 3'ü işinize yaramıyor. Saat kulesinin tepesindeki kir toz içindeki üssümüzde, çaldığımız özel, toplanabilir eşyalar sergileniyor. Bu sergi sistemi oldukça yavan olduğu gibi, sadece belli tip şeyleri sergiliyor. Bir panelde bilezikler, diğerinde yüzükler gibi. The Elder Scrolls V: Skyrim'de Thieves Guild görevlerinde çaldığımız özel eşyalar bile çok daha çeşitli, göze hoş gelen eşyalardı. Özel eşyaların sığlığına o üssümüzü de parayla geliştiremeyişimiz eklenince, özellikle zor modda oynarken para anlamsızlaşıyor. Hırsızlık oyununun tek anlamı olan para anlamsızlaşınca, oyunun da anlamsızlaşıp amaçsızlaşması kaçınılmaz oluyor...
KARAR
Thief, serinin mirasına sahip çıkamayan, çok önemli tasarımsal hatalarla baltalanan bir oyun olmuş. Güzel, anlamlı, kaliteli hikaye ve karakterlere sahip hırsızlık oyunları isteyenler The Elder Scrolls IV: Oblivion ve The Elder Scrolls V: Skyrim'in Thieves Guild görevlerinde, bu oyundan çok daha kaliteli içerik bulabilirler. Üstelik oynanış süresi de en az bu oyunla eşit olur. Eski grafikli oyunları oynayabiliyorsanız da, Thief serisinin eski oyunlarını oynayın. Thief, uzak durulması gereken bir oyun olmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder