13 Aralık 2013 Cuma

NFS:Underground II İnceleme

“Electronic Arts firması şu anda yapım aşamasındaki Need For Speed: Underground ismindeki oyununu duyurdu. Need For Speed serisinin bu en son versiyonunda alışılmışın dışına taşılarak sahip olduğumuz arabaları gerek performans gerekse de görsellikleri bakımından istediğimiz gibi donatabileceğiz. Oyun alanı için genişçe bir şehri bize sunacak olan EA, burada sürmemiz için üzerinde modifikasyon yapılabilecek en uygun araçları beğenimize sunmaya hazırlanıyor. Biz de oyunun raflara sergileneceği günü iple çekiyoruz.”

Bu haber bundan yaklaşık 2 - 2,5 sene önce insanlar tarafından okundu ve ilk Underground, yapımcı EA tarafından duyurulduğunda oyun sitelerinin çoğunda hemen hemen aynen bu sözcüklerle tasvir edildi. Ve sanmıyorum ki üst paragrafta yer alanlardan daha farklı veya geniş bir tanımlama başka bir yerde yapılmış olsun. Akıllarda oluşan fikir ve beklenti; muhteşem arabalarla istediğimiz gibi değişikliklerde bulunabiliyor olmak, gözlerimiz içeri çökecek kadar hız yapabilmek; bu oyun için olmazsa olmaz sert müzikler, cazibeli bayanlar ve hareketli bir yapıydı. Sonuç: Bütün bunların ötesiydi. Ondan önce mi? Ondan önce her şey bir gaz bulutuymuş meğer. Underground’u bir “milat” olarak kabul etmek mümkün, her ne kadar Underground’dan evvel de arabalarda çeşitli modifiyeler yapmamıza olanak sağlayan oyunlar var olsa da. Her oyuncunun aklında az çok belirli bir Need For Speed şablonu vardı o güne kadar, ve serinin önceki oyunlarına şimdi bakılacak olursa ilk olarak araba, sonrasında pist seçilirdi; en sonunda da yarış alanında eğlenilmeye çalışılırdı. Sakın yanlış anlamayın, Need For Speed’in her oyunu piyasayı ilk çıktığı sırada sarsmıştır; zira bu zaten bilinen bir şey; ama, kimse benden şimdi NFS2 ile NFS: Underground 2’yi kıyaslamamı beklemesin. Ki NFS2 de çok çok sağlam bir oyun “du”.

Underground 2’nin nasıl bir gümbürtü ile duyurulduğunu da çok iyi hatırlıyorum. Henüz millet ilk UG’nin büyüsünden kurtulamamışken EA, bir NFS daha yapılmakta olduğunu duyurdu. Sıradaki oyunun adının NFS:UG 2 olacağı ise bundan yaklaşık iki ay sonra netlik kazanacaktı. Bu şok dalgası ilkinden büyük oldu tabi ki. ...Bir saniye biz oyunu inceleyecektik değil mi ya? Lafı nereden nereye taşıdım. Tamam, hadi oyunu incelemeye başlayalım öyleyse...

- Hey şuna bak??!
- Neye?
- Neyse, sen bakana kadar geçti gitti zaten.

Serinin ilki ile ikincisi arasında bir seneden biraz daha fazla bir zaman dilimi var. Bu süre bilgisayar oyunu standartlarına göre, yapımların kalitesi bakımından, devrim gibi bir süreçtir. Bir yılın oluşturduğu bu farkı nitekim Underground 2’de de görmek mümkün. Oyuna bir çok şey eklenmiş, hatta oyun baştan yaratılmış bile denebilir. Orijinal konseptin korunması gerekliliğinin ötesinde bu ölçütün geliştirilerek bizlerin beğenisine sunulmuş olması görülmeye değer. Grafiklerin tekrar elden geçirildiği bariz, arabaların çoğu her ne kadar ilk oyundakilerin tamamını içerse bile detaylarında bir kez daha uğraşıldığı anlaşılır bir vaziyette karşımıza çıkıyor. Bunun ötesinde bizim asıl isteğimiz olan hız ve coşku tamamıyla olması gerektiği gibi. Aslında ilk oyundan aklımızda kalan her noktanın Underground 2’de de korunuyor olmasından üstünkörü bahsedip geçsem ve lafı uzatmayıp direk detaylara insem zamandan tasarruf etmiş olurum; ama, hak vereceğiniz gibi bu şekilde kestirip atmak olmaz. Buna kalbim dayanmaz.

Oyun, mönüler boyunca en çok karşımıza çıkacak olan ünlü model Brooke Burke ile açılıyor. “Ben olsam gerçek yaşamımda oyundaki gibi sürmezdim” gibilerinden tavsiyelerini “Esc” tuşuyla atladıktan sonra UG2’nin demosunu oynayanların aşina olacağı “hızlı” açılış videosu ekranlara geliyor. Burada oyunun geneli hakkında bir fikre sahip oluyorsunuz zaten. Gelişmiş efektler, station kasa arabalar ve ilkinden çok daha fazla modifiye parça takma imkanı gözümüze çarpan ilk ayrıntılar oluyor. Bu videonun bitmesiyle birlikte artık dönüşünün olmadığını bildiğiniz bir yola ilk adımınızı kendinize yeni bir profil ekleyerek gerçekleştiriyorsunuz. Sonrasında da dediğim gibi alıştığınız Underground mönüsü ve heyecanı sizi karşılıyor. Yalnız buradaki alışmışlık sadece içerik ile sınırlı denebilir. Çünkü mönülerin akışı ilkinin aksine dikey olarak değil de yatay olarak hareket ettiriliyor. Önceki oyundaki Underground modunun yerini ise Kariyer almış. Ayrıca oyunu multiplayer oynamak isteyenlere ise bildiğimiz online seçeneğinin yanı sıra ağ üzerinden oynama imkanının da tanınmış olması büyük bir kolaylık. Artık NFS: Underground’da olduğu gibi oyunu LAN üzerinden oynamak için yamalarla uğraşmamıza gerek yok. Bahsetmediğim diğer seçenekte ise arabalara çeşitli donanımlar ekleyip bunları kaydedebildiğimiz bölüm var. İlk oyundan hatırlayacağınız gibi araçların performans ve görsel yanlarında değişikliklerde bulunup kaydederek elimizin altında birçok araba bulundurabiliyoruz.

Oyunun options mönüsünden ise en son olarak bahsetmek istiyorum. Gerçi oyunun asıl önemli noktasının ve oyuncuların en çok merak ettikleri yerin kariyer olduğunu elbette ki biliyorum; ama, grafik, ses ve benzeri ayarları yapmadan da oyundan tat almayı beklemiyorsunuzdur umarım. Oyun, sahip olduğunuz sisteme uygun bir performans ayarını gerçekleştirmiyor, bunları kendiniz ayarlamalısınız. Çözünürlüğü sisteminizin imkanlarına göre artırıp azaltabilirsiniz. Keza detay seviyesini de ana ekrandan kolaylık olsun diye kısa bir sürede tek bir sürgü ile değiştirebilirsiniz. Yalnız bunun sonucunda biraz eski ekran kartlarına sahip sistemlerde ekranın kararması meydana gelebiliyor. Bunun nedeni “anti aliasing”’in de aynı anda açılması. Bunu kapalı duruma getirdiğinizde ise diğer detayları yükseltseniz bile oyunun zevkini çıkarabilirsiniz.

- Abi, tarlada 200 yapar mı bu araba?
- Biz o hızla virajları alıyoruz desem?
- Oldu, peki...

İşte olayın kendini kaybettiği yer. Eminim oyunu oynadığınız ilk anda kendinizi hemen kariyer moduna atıp olaylara uyum sağlamaya çalışacaksınız; ama, burada belirtmek istediğim bir nokta var. UG2, atasından daha farklı bir biçimde kariyer yapmanızı sağlıyor. Her şeyden önce yarışlar size gelmiyor, siz yarışlara gidiyorsunuz. Belki de oyundaki en büyük yenilik ve hoşluk bu. Bayview diye koskocaman bir şehir var ortada ve siz burada arabanızla yarıştan yarışa koşuşturuyorsunuz. Ama burası ilk oyundaki şehirden daha farklı, daha çok atraksiyon içeren bir yer. Bayview’i gördükten sonra ilk oyunun caddelerine ise sadece köy diyebilirim. Peki biz neden buradayız?. İşte buraya gelme nedenimiz yine ilk underground’dan çok farklı değil: yine sokakların efendisi olacağız. Yalnız kariyer modunun başında izleyeceğimiz video ile bütün bunlar o kadar tatlı bir senaryo üzerine monte edilmiş ki, beğenmemek imkansız. Buna göre aylar öncesinde caddelerin şövalyesi olan biz küçük bir atışma sonrasında hırsla Bayview’e gidiyoruz. Ve kendimizi orada ispat etmeye çalışıyoruz...

..Kabul, pek de iç açıcı bir hikaye değil; ama, oynadığınız oyunun da bir adventure değil de araba yarışı olduğunu sakın unutmayın. Önceki oyunda sürekli bizim yanımızda olan Samantha burada ise oyunun hemen başında karşımıza çıkıyor. Ama bizimkinin tam da hırs küpü olduğu zamana denk geldiği için konuşması yarıda kalıyor. Tabi biz hemen yola çıkıyoruz. Bayview’de ise Samantha’nın dillere destan güzellikteki arkadaşı Rachel, namı diğer Brooke Burke, yaşamakta. Bayview’e gidecek olan “pilotumuz”, uçağın havaalanına inişi ile birlikte Rachel’in aracını alıyor ve öncelikle kendine bir araba beğenmek için kolları sıvıyor. Tabi siz ardından da seçtiğiniz araç ile sıfırdan başlayarak tüm Bayview’e gücünüzü gösteriyorsunuz. Olay işte bundan ibaret.

Buradan sonra alıştığınız klasik bir arabirim ile karşılaşacağınızı sanıyorsanız da epey yanılacağınızı bilmelisiniz. Çünkü az önce de dediğim gibi yarış haberleri ilk oyunda olduğu gibi direk araç bilgisayarınıza gelmeyecek bu sefer. Yine bir bilgisayar ağı ile arabanızın donatılmış; fakat, bu sistemi gelen telefonlara cevap vermek ve bilgi veren mailleri okumak için kullanabiliyorsunuz sadece. “M” tuşuna bastığınızda tüm şehrin haritası ekranlara geliyor. Burada sol taraftaki sütunda göründüğü üzere harita üzerindeki noktaların ne anlama geldiğine dair bilgiler almanız mümkün. İçi boş yuvarlaklar müsabakalara, içi dolu yuvarlaklar ise alış-veriş yapabileceğiniz mekanlara karşılık geliyor. Bunun yanı sıra harita üzerindeki yollarda göreceğiniz üçgen simgeleri de dikkatinizden kaçmayacaktır. Yeşil olanı sizsiniz, turuncu olanları ise rakipleriniz. Yol üzerinde karşılaşabileceğiniz rakipler, aynı Midnight Club’da olduğu gibi şehirdeki yolları kullanarak üstünlük sağlama mücadelesi şeklinde kullanılıyor. Rakibe çok yaklaştığınızda yanınızdaki arabadan meydan okuma teklifi geliyor ve “Enter” tuşuna basarak kabul etmeniz ile beraber karşınızdakine 300 metre fark atmaya çalışmanıza dayalı bir yarış start alıyor. Sonucunda 100 kredi kazanıyorsunuz. Bu da oyundaki ekstra yeni modlardan birisi.

- Ooo,, Erdem! Yüklemişsin NOS’u??!
- BAĞAR BİRAZ,, DUYULMUYO SESİN!!
- #@&!?*

Oyunda birçok küçük ayrıntı var ve hepsini anlatmaya kalksam yazı epey bir uzayabilir; yine de detaylı biçimde bahsetmesi iyi olacaktır. Oynanışa etki eden küçük değişiklikler sürüş sırasında kendini fazlasıyla belli ediyor. Örneğin, artık her yarışın başında sabit bir nitro gücünüz yok. Başlarken belli bir nitro seviyesi ile girişinizi yapıyorsunuz, ardından da parkurlar boyunca aldığınız puanlar(trafikteki araçlara yakın geçişler, arabayı kaydırmak, 360 derece dönmek, draft) neticesinde ibre tekrar yükselmeye başlıyor. Yani istediğiniz her an NOS kullanma şansına sahipsiniz. Tabi aynı şeyleri rakiplerinizin de yapabildiğini hesaba katmalısınız. Benzer şekilde ekstra puan alabileceğiniz yeni yeni imkanlar da geliştirilmiş. Bunların arasında en dikkat çekeni kalkış anında aracın ivmesinin büyüklüğünü oluşturuyor. EA buna Burnout! demiş, aman ne güzel etmiş. Kalkarken harcadığınız nitro miktarını arabanızın performansına bağlı olarak birkaç misli fazlasını birden ele geçirebiliyorsunuz. Ayrıca start çizgisinin hemen önünde, diğer arabaların yanındayken nitroya bastığınız takdirde eklenen bonus puanının adına ise burada Spray denilmiş. Bu gaz kütlesinin arabanızın neresinden çıkmasını isterseniz oradan çıkacak şekilde bile arabanızı modifiye edebiliyor olmanız ise benim oha falan olmama neden oldu. Ayrıca nitronun görsel olarak birici Underground’dan çok öte bir noktaya taşındığı da bariz. Bunu en güzel biçimde arabanın arkasından oynadığınızda fark ediyorsunuz. Blur efekti yine ekranın geneline hakim oluyor; ama, arka farların ışık tanelerinin parlamasını hayretler içerisinde seyrettim desem yeridir. Özellikle 220-230 km. ile hız yaparken nitroya bastığınız anda ekranda dehşetengiz bir cümbüş yer alıyor. Hani “anlatılmaz, yaşanır” derler ya; aynen o!

NFS: Underground’da gördüğümüz Circuit, Sprint, Drift, Drag modlarının yanına tamı tamına iki farklı yeni oyun tarzını daha eklemiş EA. Bunlar; “Street X” ve “URL”. URL tabi ki bildiğimiz manasında kullanılmamış; açılımı “Underground Racing League”.

Street X modundan başlamam gerekirse bunda yapmanız gereken şey; tamamıyla drift parkuruna benzeyen sık dönemeçli ve toz toprak dolu bir alanda diğer araçlarla karşılıklı yarışmak. Yalnız burada dikkat etmeniz gereken bir unsur olarak rakiplerinizin aşırı derecede çirkefleştiğini belirtmek isterim. Buna göre arabalarını sizin üzerinize sürüyorlar, yok pahasına bile olsa sizi duvara çarptırmak için kendileri de bodoslamasına duvara geçirebiliyorlar. Asfalt tipte bir yapıda olan bu yolun kenarlarında da toz toprak serpintileri var. Bunların üzerinden hızla geçmeniz suretiyle etraf göz gözü görmez bir hale gelebiliyor. Tabi sık dönemeçlerle dolu olan bu bölümde ne kadar hız yapılır, o da ayrı bir mevzu. Kısaca bu türün amacı; dikkatinizi toplayıp reaksiyon zamanlarında yerinde dönüşler ve frenajlarla yolunuzu devam ettirmek, ve diğer yarışçıların sizi ölümüne engellemesine maruz kalarak bölümü birinci bitirmek.

URL’de ise rakip sayısının artışı dikkatimizi çekiyor. 6 yarışçı aynı anda aynı parkuru paylaşıyorlar ve üzerlerinde yarıştıkları pist ise bildiğiniz F1 tarzı yarış pistlerinden oluşuyor. Araçlar ikili sıralanmaktalar ve hepsinin de amacı bir an önce hızlanıp varış çizgisini önde geçmek. Diğerlerine nazaran çok fazla atraksiyon içermemesine rağmen 6 arabnın aynı anda ekranda görüntülemesinden olsa gerek, bilgisayar biraz fazla kasılıyor.

- Vın vın vınnn.... Vıııııınnn....
- Hayatım ne yapıyosun öyle, tamam geldik evdeyiz
- Eeeekiiiiiiieeee!!!!

İşte geldik belki de Underground’u Underground yapan en önemli özelliğe, yani arabalarımıza ekleyebileceğimiz parçaların neler olduğuna. EA yine inanılmaz bir işçilik göstererek bütün araçlara eklenebilecek parçaları müthiş bir biçimde oyuna kazandırmış. Hem de ilk oyunda gördüklerimizin yanı sıra akla hayale gelmeyecek bir çok şeyi de Underground2’ye kotararak başarmış bunu. Artık yeni oyunda yalnızca ön ve arka tamponlara parçalar takıp kaputa değişik dizaynlar eklemeyeceğiz, yada sadece jantları seçip üzerini boyamayacağız. Kuşkunuz olmasın ki bunların hepsi yine var, yok değil; fakat, ilk oyundan aşina olduğumuz parçaların yanında değişik tarzlarda eklere de sahibiz artık. Neon ışıklarının görünüşleri gerçeğiyle yarışıyor ve artık tamponun altından seçilebilir bir vaziyete. Parlaklığı ise karanlıkta göz kamaştıracak derecede etkili. Spoiler, dikiz aynaları, tavan, eksoz, motor ışıklandırması, kapıların açılma yönü gibi otomobil aksamını oluşturan en ince parçaları elinizden istediğiniz gibi geçirebiliyorsunuz. Üstelik performans ayarlarının haricinde yaptığınız fiziksel değişikliklerin oyuna yansımaları da tek kelime ile harika. Hepsi bundan ibaret sanarsanız yanılıyorsunuz demektir. Şu anda modifiyelere biraz üstünkörü değinmemdeki asıl neden; bütün parçalara teker teker alt paragrafta yoğunlaşacağımın bir göstergesidir...

Arabanızı garajınıza çektiniz ve bakalım nereden başlayacaksınız. Dış görünüşe etki eden bütün parçalar oyundaki kariyer modundaki ilerlemenize göre açılıyor. Yalnız ilk oyundan alıştığımız tampon ve eksoz gibi parçalara çok zorlu ve uzun bir sürecin sonunda ulaşmak biraz sınırlayıcı görünebilir. Şu anda hangi veya kaçıncı yarışta olduğunuzu bilemiyor olmanız da sizin bu hevesinizi kıracak düzeyde olabiliyor maalesef. Ama hemen de üzülmeye gerek yok tabi. İlk planda açılan modifiyeler arasında motor performansını etkileyen parçalar yer alıyor, ve görsel olarak da neon ışıkları, camın rengi, amortisörleri değiştirmek gibi donanımlar da buna ek olarak beliriyor. Yapabileceğiniz sınırsız kombinasyon var. Underground2’de araçlara yaptıklarımızı gördükten sonra meğersem önceki oyunda ne kadar sınırlı bir hayal gücüne sahipmişiz diye düşünmedim değil. Dikiz aynalarını dahil değiştirip istediğimiz rengi verme imkanına sahibiz. Tampon, tavan gibi parçalara da eklentiler yapıyoruz tabi ki; fakat, benim dikkatimi çeken şey; geçtiğimiz bir yılda bu parçalara fazla bir sayının eklenmemiş olması. “Yine de dünya kadar parça var Erdem! Ne yaptın sen de” derseniz kendimi savunacak hiçbir nokta bulamam. Çünkü bunların hepsi de birbirinden güzel ve albenisi olan şeyler. Kapıları bildiğiniz yöntemle açıp kaparken yukarıya kaldırarak araca binebilmek, motor aksamının bulunduğu kaputun iç tarafına neon ışıkları ekleyebilmek sizin yaratıcılığınızın ile sınırlandırılmış. Az mı? Bence sonsuz!!

Bir başka üzerinde durulması gereken mevzu da arabaya artık bir müzik sisteminin yerleştirilebiliyor olması. Buna göre arka bagajı tamamıyla müziksel sistemlere ayırmanız mümkün. Öncelikle bagajdaki gereksiz(?) plastik ve şase aksamından kurtulmakla işe başlıyorsunuz. Ondan sonra da ilerleyen bölümlerde kazandığınız güçler ve para neticesinde arabanın arkasına devasa kolonlar, son sistem elektronik ekolayzırlar ve yüksek bass gücünü satın alabiliyorsunuz. Oyun içerisinde ise bunun gerek atmosfere, gerek müziklere ve arabanın dengesine nasıl etki yaptığını görmek ise inanılmaz. Jantları da dediğim gibi sadece boyamıyor, üzerine dönen parçalar ekleyebiliyorsunuz. Böylece aracınız dışarıdan bakıldığında çok spektaküler bir havaya bürünüyor. Duruşu insanın yüreğini hoplatıp, gidişi cayır cayır yakıyor. Hız göstergelerini de istediğiniz gibi dizayn edebiliyor olmanızdan da laf arasında bahsedeyim. Görüyorsunuz, onlarca detay birbiri içerisine geçmiş.

Performans upgrade’leri ise diğerlerine nazaran çok fazla yenilikler getirmiyor. Araçlarımızı yine bildiğimiz şeylerle geliştiriyoruz ve bu sayede sahip olacağınız sürüş zevki ile motordan gelen ses yine sizin aklınızı döndürüyor. Fakat burada da illa ki yenilikler var. Buna göre önceden parçaları setlerle satın almaya alışmıştık. Değişiklik olarak artık bu setleri oluşturan parçaları ayrı ayrı araca monte edebiliyoruz. Bunun ne gibi bir etki yapacağına gelirsek, parasal yönden her istediğiniz anda ek parçalar kazanabilme imkanının sunulmasını gösterebilirim. Yani örneğin turbo sistemini oluşturan parçaların hepsine birden 1500 kredi harcamak yerine, 200-300 kredilik parçaları ayrı ayrı satın alabilmek çok enteresan bir yenilik. Tabi aynı anda rakipleriniz de farklı bir şey yapmayacaklar.

- Trafik canavarı olmayın!
- Hadi canım sen de..

Para sistemi ve oyundaki zorluk seviyesinin yarışlara göre değiştirilebilmesine dair farklılıklar da mevcut. Bayview haritasında görünen yarışlara katılarak yarışların size sunduğu ücreti alabiliyorsunuz. Ama, zorluk düzeyini bu yarışların her birinin öncesinde ayarlayamıyorsunuz ne yazık ki. Options mönüsünden zorluk ayarını bir defaya mahsus olmak üzere değiştirdiğinizde artık sürekli o seviyeyi kullanmalısınız. Sahip olacağınız meblağ da ona bağlı olarak artış veya düşüş gösteriyor elbette. NFS: Underground’dan farklı olarak her yarışın başında o yarışa ait bir zorluk düzeyi ayarlayamıyor olmanızı gösterebilirim. Zorlandığınız yarışlarda seçenekler mönüsünden bu ayarı düşürebilirsiniz. Madem laf buraya geldi, ben de zorluk düzeyleri arasındaki farklardan biraz dert yanayım size. Zoru seçtiğinizde rakiplerinizin yapay zekasında ve hız meraklarında coşuş, kolayı seçtiğinizde ise kaybetme heveslerinde felaket bir artış meydana geliyor. Düzeyler arasındaki fark, Büyük Kanyon’un iki yakasının arasındaki mesafeden bile daha fazla. Buna göre kolayı seçerseniz kaybetme imkanınız sıfıra yakın bir dereceye iniyor. Asıl zevk ise Hard’da çıkıyor.

Oyunun kariyer modundaki bir diğer güzellik ise artık araçların güçlerinin garajınızdaki testler neticesinde sayısal olarak da ifade ediliyor olması. Buradaki teknik detayları ve araca ait grafiksel tanımlamalar karşısında dilim tutuldu desem yeri var. Mönüdeki Performance Tuning/Dyno seçeneğini seçmenizin ardından araçla alakalı bütün özellikler elinizin altına seriliyor. Aracın o anda sahip olduğu motor performansı ve fizik etkilerine bağlı olarak 0-60, 0-100 km/h hızlara ne kadar zamanda vardığını, kullandığı elektrik miktarını, kaç beygire kadar güç ürettiğini grafiksel tanımlamalar ile görebiliyorsunuz. Ayrıca aracın arka ve ön akslarını istediğiniz gibi burada kaldırıp yol tutuşu, nitro kullanma miktarı, vites geçişleri, ivmelenme gibi bütün özelliklere bir teknik eleman edasıyla yaklaşarak ona göre ayarlamalar yapabiliyorsunuz. Sonuçta ise şeytani derecede felaket bir araç oluşturabilirsiniz. Bunların hepsi çok, ama çok ince ayrıntılarla birleştirilerek aracın fizikselliğine ve motor performansına etki edebiliyor. Zaten garaja girdikten yarım saat sonra istediğiniz bir ayarı tutturabilirseniz ne ala.

Garajınız demişken az kalsın oyundaki araçları unutuyordum. Açılış videosunda gördüğünüz gibi artık station kasa araçları da istediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz. Bu sınıfı oluşturan araçlar arasında Cadillac’ın modeli bile var. Hatta ben de gözlerime inanamadım; fakat, beğenimize sunulan dev araç Hummer bile sizin koltuğuna kurulmasını bekliyor. Ayrıca araca yapabildiklerinizin ardından onu garaja çekerek her an değişik görünümde araçlar kullanabilme imkanına da sahip oluyorsunuz. Yani modifiye ettiğiniz arabadaki ayarlar sonrasında seçtiğiniz araca aktarılmıyor, onun yerine önceki araç aynen kalıyor ve siz sıfırdan bir araç daha yapmaya başlıyorsunuz. Biraz parasal yönden sizi sıkıntıya sokabilir; ama, buna değer.

İlk Underground’da olduğu gibi bunda da dergilerin kapaklarına fotoğrafınız basılıyor. Hatta bunda sadece otomobil dergileri ile sınırlı değilsiniz. Gelen teklifler dahilinde belirli bir zaman içerisinde dergi veya DVD firmasının fotoğrafçısını bulunduğu yerde yakalayabilmelisiniz. Ancak bu sayede kapak yıldızı oluyorsunuz ve dahası fotoğrafları siz bile çekebiliyorsunuz. Arka planda aracınızı kullanırken ekrana tamamında beliren dikdörtgen işareti derginin sınırlarını oluşturuyor ve buna göre uygun kareyi yakaladıktan sonra tamama tıkladığınızda flaşlar patlıyor. Her şey tam bir sokak yarışçısında olduğu gibi. Detaylar detaylar detaylar...

NFS= NeFeS, NeFiS
Underground= HARİKA
2= İNANILMAZ!!!

Bekledik bekledik ve sonunda işte patladı. Yazısını yazdığım süre boyunca bu oyunu oynamaktan mahrum kaldığım için üzüleyim mi, yoksa fikirlerimi istediğim gibi yazdığım için sevineyim mi? Yazının tamamını şimdi tekrar okudum da, galiba oyun hakkında negatif pek bir şey yazamamışım. Olsun, bundan zerre kadar üzüntü duymuyorum. Tam anlamıyla harika bir yapım ve ilk Underground ile arasında dağlar kadar fark var. İnsanı kendine saatler boyunca bağlıyor ve her detayında tekrar tekrar afallıyorsunuz. İnanılmaz bir görsellik ile çılgınca bir atmosfer var. İlk oyundaki bütün buglar ve mantık hataları temizlenerek önümüze bomba gibi bir oyun çıkmış. EA’i kutlamak gerekiyor, hatta ayakta alkışlamak. Gerçek hayata kendisini bu kadar fazla yansıtmış ve fikrini zaten gerçek dünyadaki deli dolu insanların hız merakından almış bir oyun için yapılabileceklerin ötesini şimdilik düşünmek imkansız. İzninizle ben burda nitroya basar uçarım. Soran olursa nötrino ile yarışıyor dersiniz...

12 Aralık 2013 Perşembe

Transformice Çarları

ID:Llleee Şifre:şeytantilki

ID:Leonsxd Şifre:20012001

ID:Muhtarkelana Şifre:muhtarkelana

ID:Bestsl Şifre:beyzayavuz


HEPSİ BENİMDİR ALINTI DEĞİL!!!

11 Aralık 2013 Çarşamba

AQW Efsanesi 13 Lords of Chaos

AdventureQuestsWorld adlı oyun 2 boyutlu browser RPG oyunudur.Gerçekten güzel itemlardan gözlerinizi alamıyacaksınız.Ama kesinlikle güzel bir oyun ben 3 senedir oynuyorum 3 ay oyunu bırakıyorum sonra dayanamayıp yeniden devam ediyorum.Yani bu kadar güzel bir oyun.(İNGİLİZCE)

Link: www.aq.com

İlgili Resimler:




 



18 Eylül 2013 Çarşamba

Bugün Cehennemde 7 Saat Geçirdim (Okul)

Call of Duty: Ghosts Ön İnceleme


Ansızın gelen bir saldırıyla, herşeyini kaybetmiş, itibarını yitirmiş, geleceğini bilinmedik bir karanlığa gömmüş bir ülkenin hikayesi. Bu ülkenin tek umudu ise; Hayaletler!
15/07/2013 10:20
Infinity Ward tarafından geliştirilen ve 10. Call of Duty oyunu olacak olan Ghosts, daha önce alışık olmadığımız, yepyeni bir oynanış deneyimiyle raflardaki yerini almaya hazırlanıyor. Infinity Ward imzasını taşıyacak 6. Call of Duty oyunu olan Ghosts, Amerika’nın başına gelen yıkıcı saldırılardan 10 yıl sonrasını konu alıyor.

Köşeye sıkışmış, her şeyini kaybetmiş bir Amerika
Oyunun hikayesinde geçen bu yıkıcı saldırıların kaynağı belli değildir. Fakat Amerika, bu saldırılarla büyük zarar görmüş, dünya üzerindeki süper güç özelliğini yitirmiş, dahası birçok askeri birimine de son vermek zorunda kalmıştır.
Oyunda bir üyesini kontrol edeceğimiz Ghosts kuruluşu, Amerika’nın sahip olduğu tüm askeri birimlerden, arta kalan kişilerle kurulmuş gizli bir askeri örgüt olarak karşımıza çıkacak.
Call of Duty: Ghosts’da, Modern Warfare üçlemesinin aksine oyun boyunca sadece bir kişiyi kontrol edebileceğiz. Dolayısıyla senaryoda, kontrol ettiğimiz bu karakter çevresinden şekillenecek.

Oyunda, Amerika’nın başına gelen felaketlerin kaynağını ve içeriğini araştırırken yolumuz bazen Brezilya’ya, bazen Büyük Okyanus’a, bazen de Antartika’ya düşecek. Yani her ne kadar oyun boyunca tek bir kişiyi kontrol edebilecek olsak da, yine de kıta kıta dolaşıp, çeşitli operasyonlarda boy göstereceğiz.

En sadık dostumuz daima yanımızda
Call of Duty: Ghosts özellikle senaryo olarak son derece iddialı bir yapım olacak gibi görünüyor. Oyunun senaryosu Oscar ödüllü bir yazar olan Stephan Gagnan tarafından yazıldı. Gerçi diğer Call of Duty oyunlarını göz önüne aldığımızda serinin hikaye-senaryo anlamında pek bir sıkıntı çektiğini söyleyemeyiz. Özellikle Modern Warfare üçlemesi ve Black Ops’un ilk yapımı, senaryo ve oyunun ilerleyişinin getirdiği sürprizlerle gerçekten başarılı bir çizgiye sahiptiler.

Call of Duty: Ghosts’u seriden ayıran en önemli özelliği ise yapıma kazandırılan yeni oynanış dinamikleri olmuş. Zira Ghosts, senaryo itibari ile durmadan dişe diş, açık meydan savaşları yapabileceğimiz bir yapım değil. Oyun boyunca birçok görevi gizlilik içerisinde halletmemiz gerekecek.
Bu bağlamda birçok görevde bize eşlik edecek olan K9 köpeğimizin fazlasıyla yardımını alacağız. Şöyle ki, düşman grubun bölgesine girmek istediğimizde köpeğimizi önden gönderip kritik bölgelerdeki adamları etkisiz hale getirebileceğiz.
Köpeğimizin üzerinde bulunan özel yelek yardımıyla, onu bir tablet ile kontrol edebilecek, saldırı komutları verebilecek ve üzerine monte edilmiş silahlarla uzak mesafedeki düşmanlarımızı alt edebileceğiz.

Diğer Call of Duty oyunlarında tabletler ve mini bilgisayarlar yardımıyla zaten birçok cihazı kontrol edebiliyorduk. Infinity Ward’ın bu kontrol mekanizmasının içerisine bir köpeği de dahil etmiş olması, Ghosts’u serinin diğer oyunlarından farklı kılan en önemli özelliklerinden biri olmuş.

Köpeğimizi kontrol ederken kullandığımız tableti oyunun farklı noktalarında, birçok cihazı kontrol ederken de kullanıyoruz. Örneğin, gizlilik içerisinde yürüttüğümüz bir deniz altı görevinde, düşman gemilerini batırmak için yine bu tabletin yardımına ihtiyaç duyuyoruz. Tablet yardımı ile kontrol ettiğimiz torpido ile gemiler batırabiliyor, düşman kuvvetlerinin yakınındaki kayalıkları parçalayarak onlardan toplu bir şekilde kurtulabiliyoruz.

IW Engine ile Yola Devam
Call of Duty: Ghosts’da, Call of Duty 2’den beri kullanılmakta olan IW Engine isimli oyun motorunun gelişmiş bir versiyonundan yararlanılmış. Dolayısıyla yapım görsel yönden en az serinin diğer yapımları kadar başarılı olacak diyebilirim. Şimdi bir parantez açıp bu oyun motoru hakkına size biraz bilgi vermek istiyorum.
IW Engine, az önce de bahsettiğim gibi ilk olarak 2005 yılında yayınlanan Call of Duty 2 oyununda kullanıldı. İd Tech 3 kaynak kodlarından faydalanılarak tasarlanan oyun motoru, resmi ismini ise 2009’da ki E3 fuarında aldı. IGN, Modern Warfare 2’de IW Engine 4.0’ın kullanılacağını açıklamış, kısa süre sonra Infinity Ward’da IW Engine için gerekli resmi işlemleri tamamlamıştı.

Modern Warfare 2’de kullanılan IW Engine 4.0’ın ardından Black Ops, Modern Warfare 3 ve Black Ops 2 oyunlarında da, oyun motoru küçük güncellemeler ile kendini sürekli yenilemiştir.



Yeni bir oynanış deneyimi
Call of Duty Ghosts’ta oynanış anlamında da birçok yenilik bizleri bekliyor olacak. Örneğin oyunda kontrol ettiğimiz karakter, diğer Call of Duty oyunlarındaki karakterlere oranla daha hareketli ve daha atletik bir yapıya sahip olacak. Mesela koşarken önümüze çıkan engellerden durmadan atlayabilecek ya da altından kayıp geçebilecek.
Ayrıca oyunda çevremizdeki eşyaların arkalarına geçip siper alarak ateş etmemizi sağlayacak bir sistem de bulunacak. Bu siper alma sisteminin kısmen de olsa Killzone 3’tekine benzediğini söyleyebilirim.

Call of Duty: Ghosts’ta karşımıza çıkacak olan diğer bir yenilik ise multiplayer haritalarında olacak. Infinity Ward’ın “etkileşimli, yaşayan haritalar” olarak nitelendirdiği yenilik ile, Ghosts’un online haritalarında ansızın, depremler, su baskınları, yangınlar vb. doğal afetlerle karşılaşabileceğiz. Çevremizdeki imkanlar dahilinde bu afetleri kullanarak rakiplerimize tuzaklar kurabileceğiz.
Online modda karşımıza çıkacak olan diğer bir yenilik ise karakter özelleştirme modu olacak. Diğer Call of Duty oyunlarında silahlarımızı nasıl seviye atladıkça geliştirebiliyorsak, Ghosts’ta da seviye atladıkça karakterimizi özelleştirebileceğiz. Bu özelleştirmelerin ise sadece görsel olarak mı, yoksa dayanıklılık, hız vb. etkenleri etkileyecek şekilde mi olacağı henüz netlik kazanmış değil.

Toparlamak gerekirse, Call of Duty Ghosts, gerek senaryo, gerek oynanış dinamikleri, gerekse aksiyon seviyesi olarak serinin diğer oyunlarından farklı bir yapım olacağa benziyor. 5 Kasım’da multiplatform olarak piyasaya sürülecek olan yapımın incelemesinde tekrar görüşmek üzere hoşçakalın.




Assassin 's Creed 4 Black Sizlerle!!!!!!!!


Ubisoft, 2008 yılında Assassin’s Creed serisinin ilk oyununu yayınladığında, büyük bir çoğunluk bu yapımın, sonlanan Prince of Persia serisinin yerini doldurmak amaçlı yapılmış bir hamle olduğunu düşünmüştü.

Assassin’s Creed’in yakaladığı satış başarısı Ubisoft’u, sunduğu tarihsel açık dünya havası ise oyuncuları fazlasıyla memnun etmişti. Assassin’s Creed’in yakaladığı başarılı çizgi, çok geçmeden yapımı her sene tekrar eden bir seri haline çevirdi.
Ubisoft, seriyi uzun ömürlü hale getirebilmek için her Assassin’s Creed oyununda bizlere farklı bir atmosfer sunmaya çalıştı. Oyunun geçtiği zaman ve mekanın değişmesinin yanı sıra, oynanış dinamiklerini de değiştiren Ubisoft, bu hususta kimi oyuncuların takdirini kazanırken, kimi oyuncuların ise tepkisine maruz kalmıştı.


Zira ilk Assassin’s Creed oyunu ile şuan geliştirme aşamasında bulunan Assassin’s Creed 4: Black Flag’ın arasında gerek mekansal olarak, gerekse oynanış dinamikleri olarak büyük farklılıklar göze çarpıyor.

Edward Kenway isimli bir korsanı kontrol edeceğimiz Assassin’s Creed 4: Black Flag’de yolumuz bazen uçsuz bucaksız okyanuslara, bazen de ufak ada kasabalarına düşecek. Oyun için şimdiye kadar yayınlanan oynanış videoları ve ekran görüntülerini göz önüne aldığımızda, Black Flag’da çok farklı bir Assassin’s Creed deneyimi ile karşılaşacağımızı rahatlıkla söyleyebilirim.

Ubisoft, Assassin’s Creed 4: Black Flag’ta serinin diğer oyunlarında da yararlandığı Anvil Next isimli oyun motorunun geliştirilmiş bir versiyonundan faydalanmış. Ubisoft, bu oyun motorunu ilk defa Scimitar ismi ile Assassin’s Creed serisinin ilk oyununda denemişti. Sonra motor Anvil ismi ile Assassin’s Creed 2, Brotherhood ve Revelations oyunları ile karşımıza çıkmıştı.
Assassin’s Creed 4: Black Flag genel yapı itibari ile Havana, Kingston ve Nassau şehirlerinde geçecek. Oyundaki ana şehirlerin haricinde 50’den fazla ufak yerleşim birimi de Black Flag’ta yer alacak.

Bu yerleşim birimlerinde bizleri birçok yan görevin bekliyor olması, Black Flag’ın oynanış süresini bir hayli uzatacaktır. Ayrıca, Ubisoft’un belirttiğine göre şehirler ve ufak köyler haricinde okyanusun üzerinde bulduğumuz minik kara parçaları da bizleri beklenmedik maceralara sürükleyebilecekmiş.

Kaderi denizlere bağlı bir suikastçı
Oyun için yayınlanmış olan 14 dakikalık oynanış videosunu incelediğimizde, görsel kalitenin serinin önceki yapımlarına oranla bir kalem daha ileriye taşındığı hemen fark ediliyor. Özellikle, oyunun büyük bir bölümüne etki edecek olan su efektleri bir hayli geliştirilmiş.

Assassin’s Creed 4: Black Flag’da “Assassin Contract” sistemi aynen devam ediyor. Mini haritamızda beliren ikonlardan bu bölgelere gidip suikast görevleri alabiliyoruz. Görevi kabul ettiğimizde, hedeflerimiz haritamızda beliriyor ve sonrasında av başlıyor.
Diğer Assassin’s Creed oyunlarında olduğu gibi, yine suikasti kolayca sonlandırabilmemiz için, düşmanlarımız tarafından deşifre edilmemiş olmamız gerekiyor. Bu olay ekranın sol üst köşesindeki bar ile bizlere gösteriliyor. Bar ne kadar dolu ise, düşmanlarımızın bizi tanıma olasılığı da o kadar fazla oluyor.

Eğer fark edilme barımız boş ise, suikast sırasında tek yapmamız gereken halkın arasına karışıp, hedefimizin yakınına iyice sokulmak oluyor. Sonrasında ise tek bir tuşla Edward, hedefin işini bitiriyor.
Bazen işler ters gidip, hedef elimizden kaçabiliyor. Bu da bizleri deniz aşırı bir mücadeleye, okyanusun ortasında bir deniz savaşına götürebiliyor.
İskele, alabanda! Yelkenler fora!
Ubisoft bu keskin geçişi oyuna son derece iyi adapte etmiş. Hedefimizin peşinden denize açılmak için gemiye bindiğimizde, tayfamız bizi hazır bir halde karşılıyor ve dümenin başına geçip diğer geminin peşine düşüyoruz. Oynanış videolarından anlaşıldığı kadarıyla geminin sürüş dinamikleri bir hayli tutarlı gözüküyor.

Düşman gemiye iyice yaklaştığımızda, gemimizin çeşitli noktalarına konuşlandırılmış olan toplarla saldırıya geçiyor ve çetin bir savaşa tutuşuyoruz. Düşman gemiye yeteri kadar zarar verdiğimizde, diğer gemiye geçerek hedefimizi öldürüyoruz. Genelde öldürdüğümüz hedef geminin kaptanı olduğundan, geminin geri kalanı da bize direnmeden teslim oluyor.
Bir gemiyi bu şekilde ele geçirdikten sonra gemide bulunan ganimetlere el koyarak kendi gemimizi tamir edebiliyor ya da geliştirebiliyoruz. Ayrıca bu geliştirme ve tamir işlemlerini uğradığımız limanlarda para karşılığında da yaptırabiliyoruz.

Fırtınalara ve düşmanlara dikkat!
Assassin’s Creed 4 Black Flag’da ana görevleri takip etmek yerine, denizler üzerinde dilediğimizce korsanlık faaliyetinde bulunabileceğiz. Yalnız, denizlere açılmadan önce gemimizin, karşımıza çıkacak olan düşmanlara ve hava şartlarına dayanabilecek güçte olmasına dikkat etmemiz gerekecek.
Oyunda dilediğimiz zaman kullanabileceğimiz bir fırtına haritası sistemi bulunacak. Bu sayede kendimizi bu fırtınalardan sakınarak farklı rotalar çizebileceğiz. Ya da gemimize güveniyorsak fırtınanın içerisine dalarak, harap olmuş gemilerden ganimetler toplayabileceğiz.

Denizlerde bir gemi ile savaşa tutuşmadan önce onun türünü, sahip olduğu tayfa sayısını vb. özelliklerini görüntüleyebileceğiz. Bu da bizi beklenmedik sürprizlerden koruyacaktır. Oyun boyunca İngiliz ve İspanyol donanmasına karşı savaşacağımızı düşünürsek, bu ülkelerin ticaret gemileri bizler için en karlı hedefler olacaktır.

Beklenmedik maceralar!
Denizlerdeki maceralarımız bu kadarla da sınırlı olmayacak. Az önce de belirttiğim gibi, denizin ortasında ufacık bir kara parçasında bulabileceğimiz bir define haritası bizi apayrı bir maceraya sürükleyebilecek.
Karşımıza çıkan bu define avcılığını dilersek gizli yollardan, dilersekte açık bir şekilde savaşarak bitirebileceğiz. Bu defineler genelde İngiliz ya da İspanyol donanmasının koruması altında olan bölgelerde olduğundan işler zaman zaman beklediğimiz kadar kolay olmayabilir.

İşte tam bu noktada devreye donanmış olduğumuz silahlarımız girecek. Assassin’s Creed 4 Black Flag’da belimize taktığımız tabancanın yanı sıra bir çok envantere de sahip olacağız. Revelations’ta olduğu gibi bombalar tasarlayabilecek ve bu bombaları toplu düşman kitlelerine karşı kullanabileceğiz.
Ayrıca, Assassin’s Creed 4 Black Flag’de yolumuz zaman zaman denizin dibine de düşecek. Denizin dibinde, derin maviliklerde zaman zaman köpek balıklarıyla da uğraşmak zorunda kalacağız. Kısacası Assassin’s Creed 4 Black Flag’de bizleri çok geniş bir dünya bekliyor olacak.

Toparlamak gerekirse, Assassin’s Creed 4 Black Flag’de, şu ana kadar alışık olmadığımız bir Assassin’s Creed deneyimi yaşayacağız. Yazımın başında da belirttiğim gibi Ubisoft, serinin oynanış dinamikleri ve yapısını her oyun ile biraz daha değiştiriyor. Bu değişiklikler, bir sonraki Assassin’s Creed oyununda ne gibi yeniliklerle karşılaşacağımız konusunda bizi hem meraklandırıyor, hem de heyecanlandırıyor.
Assassin’s Creed 4 Black Flag raflardaki yerini aldığında, geniş bir oyun incelemesinde görüşmek üzere, hoşçakalın.

17 Eylül 2013 Salı

Black Ops I

Black Ops I



OYUN

Oyun Soğuk Savaş döneminde geçmektedir. Oyuncu SOG adında gizli bir ekibin üyesidir. Bu ekip Ural Dağları, Laos, Küba, Vietnam gibi yerlerde varlık göstermektedir. Oyunda Call of Duty: World at War'dan Sgt. Reznov da yer almaktadır. Call of Duty oyunlarında klasikleşmiş araç kullanmada ise oyuncu bir SR-71 Blackbird ve Mil Mi-24 pilotu olacaktır. Çok oyunculu modda ise Call of Duty: Modern Warfare 2 ve Call of Duty: World at War'daki özellikler birleştirilmiştir. Oyuncular kendi silahlarını ve perklerini yaratabilmektedirler. Yeni perk olarak napalm füzesi ve uzaktan kumandalı bomba arabası açıklandı. Zombi modu oyunda bulunmakta fakat haritaları sadece veteran ve hardened versiyonlarındadır. Oyun ilk çıktığı gün sadece PlayStation 3 platformu için 1 milyondan fazla satmıştır. Zombi haritaları Call of Duty: World at War'dakilerden farklıdır. Treyarch Call of Duty: Black Ops için bir harita paketi duyurdu. İçinde 4 yeni çok oyunculu haritası ve 1 zombi haritası vardır.




KONU

Oyun 1961 ile 1968 yılları arasında geçmektedir. Oyunun işlenişi iki adamın ana karakter Alex Mason'ı sorgulaması sonucu Mason'ın geçmişini hatırlaması halindedir. İlk anısı Domuzlar Körfezi Çıkarması skandalında Fidel Castro'ya düzenlenen suikasttir. Ekibi (Woods, Bowman) ile görevi başardıklarını sansa da Mason yakalandıktan sonra sadece Castro'nun dublörünü öldürdüğünü anlar. Castro da onu Dragaovich'e "yeni ilişkilerinin şerefine" hediye eder. Dragovich, Mason'ın beynini yıkamak üzere Vorkuta'da bir gulaga götürür. Vorkuta'da beyni yıkanan ana karakterimiz Mason'ın, gulagdan kaçmasına Victor Reznov adında İkinci Dünya Savaşı'nda da savaşmış biri yardım eder. Mason, sorgulayanların her sorusunda hafızasının derinliklerindeki anılarını hatırlar. Vietnam Savaşı da bunlardan biridir. Reznov, Mason'ın hayatını birkaç kez kurtarmış olsa da sorgulayıcılar Viktor Reznov diye birinin olmadığını söylerler. Aslında her şey oyunun sonunda açığa çıkar. Reznov'un bir hayali vardı, Steiner'ı, Dragovich'i ve Kravchenko'yu öldürmek... Bunun nedeni İkinci Dünya Savaşı`nın sonunda Dragovich ve Kravchenko adamlarına son kalan bir Nazi üssüne saldırıp Steiner`ı bulmasını ister.Aralarında Dimitri Petrenko`da vardır.Steiner onlara Nova 6`nın bulunduğu batık gemiye götürür ve Nova 6`yı bulurlar.Fakat Reznov,Dimitri ve adamları gaz testinin kurbanı olur. Dimitri ölür fakat Reznov ölmez.O sırada İngiliz Özel Tim Ekibi gemiyi basar Reznov gemideki rokete patlayıcı koyar ve kaçar.Gemi yok olur. Dragovich,Kravchenko ve Steiner kaçar. Reznov bu hayallerini fırsat buldukça Mason'a hatırlatırdı. Mason da aynı öfkeyi onlara karşı duymaya başlamıştı. Ama Reznov diye birisi yoktu. Ne Vietnam'da, ne de Küba'da. Gulag'daki isyanda hayatını kaybetmişti. Beyni yıkanan Mason, kişilik değiştirip halisülasyonlar görmeye başlamıştı. Düşen helikopterden ya da Spetsnazlarla dolu düşman hatlarından Reznov ile değil, tek başına kurtulmuştu. Reznov onun beynine kazınan, Mason'ın ikinci baskın kişiliğiydi. Oyunun sonunda yayın merkezi olan Rusalka'ya baskın yapılır ve Mason Dragovich'i öldürür. Ana karakterimiz Mason, gerçekte yaşamış biridir. Mason, 1978 yılında "Operation Charybdis" adında bir baskında hayatını kaybetmiştir. Ama arkadaşları Jason Hudson ile Grigori Weaver o operasyondan sağ kurtulmuşlardır. Aslında oyunda Frank Woods öldü diye biliniyor. Ama "Revelations" bölümünde bir bilgisayarda yazan mesajda Xray adında bir muhbirden söz edilmektedir ve "Xray", Woods'un lakabıdır.










KARAKTERLER


  • Yüzbaşı Alex Mason: Ana oynanabilen karakter ve oyunun baş kahramanı. Call of Duty oyunlarında aynı zamanda hem sesini hem de görünüşünü görebildiğimiz ilk oynanabilir karakter.



  • Çavuş Frank Woods: Liderimiz olmasa da bize liderlik eden asil bir adam. Onunla savaşmak oyunu eğlenceli hale getiriyor.Mason'ı kurtarmak pahasına Kravchenko ile birlikte camdan atlamıştır.



  • Ajan Jason Hudson: Diğer bir oynanabilen karakter, Mason' un CIA deki patronu üst düzey ve yetenekli bir CIA ajanı.



  • Ajan Grigori Weaver: Bir CIA ajanı ve Hudson'ın en iyi arkadaşı. Kravchenko'nun gözüne telsiz antenini saplamasıyla sol gözü kör olmuştur.



  • Viktor Reznov: World at War'da da gördüğümüz, oyunun başında Vorkuta adındaki bir gulaktan Alex ile birlikte kaçarken ölen, Alex'in arkadaşı ve eski bir Rus asker.



  • Dr. Fredrich Steiner Oyunun hedefindeki karakterlerden biri. Mason'un beynini yıkayan kişi.



  • Albay Lev Kravchenko Düşmanımız olan Rus albay ve oyunun hedefindeki karakterlerden biri.



  • General Nikita Dragovich Oyunun ana hedefindeki karakter. Oyunun en son bölümünde Mason onu boğarak öldürür.

Türkiye Hackerları'nın Babası





  • RedHack (Kızıl Hackerlar, Kızıl Hackerlar Birliği), 1997 yılında kurulan, kendilerini Marksist ve Sosyalist olarak tanımlayan hacker grubu. Şubat 2012'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün internet sitesini çökerterek adlarını duyuran grup aynı zamanda Türkiye genelinde yaklaşık 350'ye yakın emniyet müdürlüğü sitesini geçici bir süreliğine çalışamaz hale getirdi. Grubun çekirdek kadrosunu oluşturan üye sayısı 12'dir.
  • 27 Şubat 2012'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün internet sitesinin çökertilerek, çok sayıda ihbar ve iç yazışmanın internet ortamında yayınlanması..
  • 20 Nis
  • an 2012'de İçişleri Bakanlığı sitesine ait bir alt sayfaya mesaj bırakılması.


  • 27 Nisan 2012 tarihinde İnternet servis sağlayıcılarından TTNet'in yaklaşık 2 saat süreyle internet hizmetinin aksatılması.[7] Bunun üzerine açıklama yapan TİB saldırıyı doğruladı fakat internet kesintisi olduğuna dair haberleri yalanladı.[8]
  • 2 Mayıs 2012'de Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın sistemine girerek bazı TSK personelinin bilgilerinin ifşa edilmesi.[9] TSK bu haberi daha sonra "RedHack'in ele geçirdiğini iddia ettiği belgeler, güncelliğini yitirmiş bilgileri içeren, eski tarihli ve kişisel kullanıcılar tarafından oluşturulmuş belgelerdir." şeklinde yalanlamıştır.[10]
  • 3 Mayıs 2012 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı'nın "Okul sütü-Akıl küpü" adıyla başlattığı süt dağıtım projesinin ilk gününde yüzlerce ilköğretim öğrencisinin zehirlenerek hastanelere kaldırılmasını protesto amaciyla 3 sut firmasinin ayni gun hacklenme eylemi.[11]
  • 14 Mayıs 2012 Anneler Günü nedeniyle "kadina yonelik siddete" dikkat çekme amaciyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın internet sitesinin hacklenerek, ana sayfasina bildiri konulma eylemi.[12]
  • 29 Mayıs 2012'de Türk Hava Yolları'nın internet sitesine greve destek amacıyla bir siber saldırı gerçekleştirildi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım eylemi doğruladı fakat herhangi bir zararın meydana gelmediğini söyledi.[13]
  • 3 Temmuz 2012'de Dışişleri Bakanlığı’nın dosya paylaşım sitesinin hedef alınması. Saldırı sonucunda Türkiye'de çalışan pek çok yabancı diplomatın kimlik bilgilerinin Dropbox adlı site üzerinden yayınlanması.[14]
  • 16 Temmuz 2012 Eylemlerini destekleyen akademisyen ve gazetecilerin tehdit edilmesi üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün websitesinden daha önce ele geçirdikleri 77 megabyte boyutundaki ihbarların bulunduğu txt dosyasınının tamamının yayınlanması.[15]
  • 29 Ekim 2012'de Diyanet Isleri Baskanligi'nin ana sayfasini hackleyerek hukumete ve Fethullah Gulen cemaatine yonelik bir dizi elestirinin yayinlanmasi [16][17][18]
  • 2 Kasim 2012'de Kamu İhale Kurumu (KİK)'e saldirarak Ak Parti'yi 1 kurus'a ihaleye çikarilma eylemi
  • 7 Aralik 2012'de Maliye Bakanlığı sitesini hackleyerek memura "temsili olarak" zam yapilmasi eylemi.
  • 25 Aralik 2012 tarihinde pedofili (çocuk tacizcileri) yakalatma ve hesaplarini kapatma eylemi [22]


  • 8 Ocak 2013 tarihinde YüksekÖğretim Kurumu( YÖK ) sitesini 2.kez hacklemis ele geçirdiği yolsuzluk,haksızlık belgeleri yayınlamıştır [23][24]
  • 26 Subat 2013 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'i hakkinda belgelerin yayinlanmasi [25]
  • 22 Mart 2013 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin sitesini hacklemiştir.
  • 23 Mart 2013 tarihinde Israil gizli servisini MOSSAD'in sitesinin Anonymous grubu isbirliginde cokertilme eylemi


  • 24 Mart 2013 tarihinde aralarinda ust duzey burokratlarin, hakimlerin oldugu 32 bin Israil calisaninin isimlerini, ev ve email adreslerinin ve diger kimlik bilgilerinin açiklanmasi eylemi.
  • 5 Mayis Isanbul Valiligi'nin Taksim'de 1 Mayis gosterilerine izin vermemesi ve gostericilere sert mudahalesi sebebiyle Istanbul Valililiginin resmi sitesini hackleyerek ana sayfasi'na Vali Mutlu'ya protesto notu birakilma eylemi 
  • 11 Mayıs 2013 tarihinde Hatay Reyhanlı'da yaşanan patlama sonrasında Ulusal Yas ilan edilmesini isteyerek Hatay Valiliğin stesi çökertildi.


  • 22 Mayıs 2013 tarihinde Reyhanlı Patlamasıyla ilgili Askeri İstihbarat Belgelerini Yayınladı.
  • 26 Mayıs 2013 tarihinde; Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın bazı mail yazışmalarını yayınladı. 
  • 30 Mayıs 2013 tarihinde; Taksim Gezi Parkı yıkımını protesto amaçlı Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü web sitesini hackledi.  Daha sonra Redhack'in zaten ortada var olmayan bir websitesini "hackledik" diyerek duyurduğu ortaya çıktı. 
  • 31 Mayıs 2013 tarihinde; Taksim Gezi Parkı yıkımını protesto amaçlı "Hak yersen hack yersin" sloganıyla Gaziantep Büyükşehir Belediyesi web sitesini hackledi.
  • 1 Haziran 2013 Gezi Parki eylemlerinde Milletvekilleri'nin duyarsizligi gerekcesi ile Milletveki ve eslerinin cep ve ev telefon numaralarinin yayinlama eylemi
  • 8 Haziran 2013 Gezi Parki protestolari'nda polis'in gosterdigi sert tutum nedeniyle Istanbul ili emniyet mudurlerinin cep telefonlarinin yayinlanmasi eylemi 
  • 17 Haziran 2013 Tarim Bakani ve Is adamlari arasinda gecen toplanti kaydinin yayinlanmasi eylemi 
  • 28 Haziran 2013 Istanbul Il Ozel Idaresi'nin web sayfasinin hacklenmesi ve kullanici bilgilerinin twitter'da yayinlanarak sistemde takipcileriyle birlikte degisiklikler yapilma eylemi 
  • 2 Temmuz 2013 Sivas İl Özel İdaresi'nin Sivas Katliamını anmak maksadıyla web sayfasının hacklenmesi ve erişimin tamamen kapatılması.
  • 3 Temmuz 2013 Diyanet İşleri Bakanlığını web sayfasının hacklenmesi ve kullanici bilgilerinin twitter'da yayinlanarak sistemde takipcileriyle birlikte degisiklikler yapilma eylemi
  • 14 Ağustos 2013 ASKİ Adana Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi hacklenmesi ve kullanici bilgilerinin twitter'da yayinlanarak sistemde takipcileriyle birlikte degisiklikler yapilma eylemi.

7 Şubat 2013 Perşembe

Minecraft İnceleme

Minecraft.jpg


Minecraft, desenli küplerle tasarım yapmanızı sağlayan basit 3-boyutlu bir oyundur. Program Markus "Notch" Persson tarafından yazılmıştır ve geliştirilmektedir. Java programlama dilinde yazılmıştır. Oyun tarzı, Dwarf Fortress, RollerCoaster Tycoon, Dungeon Keeper ve Infiniminer oyunlarından ilham alınarak geliştirilmiştir. Minecraft, 16 Mayıs 2009'da halka açık sürümden önce toplam 1 haftada yazılmıştır ve bu halka açık sürüm TIGSource forumlarında yayınlanmıştır. Ve popülerliğini, dikkate değer ölçüde bu forumdan kazanmıştır. Oyun ilk sürümden beri güncellenmeye devam etmektedir.


KAYNAK: http://tr.wikipedia.org/wiki/Minecraft

CoD Black Ops ll İnceleme

Call of Duty şüphesiz son 10 yıla damgasını vurmuş bir FPS serisi. İlk oyun çıktığında herkes müthiş grafiklerine, atmosferine ve seslerine hayran kalmıştı. Oyunu bitirenler bir daha bitiriyor ve bununla da kalmayıp Multiplayer maçlar yapıp turnuvalar düzenliyorlardı. Seri bir iki derken tam sekiz oyun çıkardı ve FPS tarihine adını kazıttı. Black Ops 2 ise bu serinin son oyunu ve Treyarch’ın şu ana kadar yaptığı en iyi Call Of Duty olmaya aday; ama şunu unutmamalıyız ki Modern Warfare 3 Call Of Duty denilince akla gelen ilk oyundur!

İsim:  Call-of-Duty-Black-Ops-2-_7_.jpg
Görüntüleme: 19
Büyüklük:  62.2 KB (Kilobyte)

Black Ops 2 bizi o soğuk savaş alanından çıkıp daha teknolojik bir yıla atıyor: 2055. Oyun başlar başlamaz Mason o teknolojik yılı belli edecek hareketi yapıyor: gözlüğünü takıp menü beliriyor. Woods (Black Ops’daki Kravchenko tarafından bombayla öldüğünü sandığımız kişi) bize ne olup bittiğini anlatırken biz bunları kaydediyoruz. Karekterimiz şöyle söyleyelim, David Mason, Alex Mason’ın oğlu (Black Ops’da yönettiğimiz karakter) .Woods’un anlattığı anılarda Alex Mason’ın kontrolünü de alıyoruz ve onunla yeniden savaşların içinde oluyoruz. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum oynanılması gerek bir oyun okunması değil. Aksiyonun tavan yaptığı görevlerin ardı arkası gelmiyor. Gelecek savaşında uçuk teknoloji yok diyemeyiz.T eknoloji bulunduğumuz zamandan kat kat fazla olduğundan oyunda kıyafetlerimiz Crysis’deki nano giysileri gibi olmuş. Treyarch’ın olmazsa olmaz Zombi modu yine oyuna dahil edilmiş. Zombi modunda yine giderek artan zombilerle savaşırken takım arkadaşlarımıza da yardım etmemiz gerekiyor. Yenilik olarak takımlara ayrılıp skor kasmaya çalıştığınız bir mod ve otobüsle seyahat ederek zombi öldürdüğümüz bir mod eklenmiş. Multiplayer modu da yenilenmiş. Oyuna TDM, Domanation ve Hardcore gibi modlara ek olarak Stick And Stones ve GunGame gibi modlar eklenmiş.

Call Of Duty Black Ops 2   Oyun İnceleme-call-duty-black-ops-2.jpg

Yapay zeka konusunda önceki oyunlar gibi yine çok fazla başarılı olduğu söylenemez. Oyun zorluklarının dengesizliği serinin bu oyununda devam ediyor. Oyunda en zor modda düşmanın sizi gördüğü gibi indirmesi sinir bozucu. Aman ekrana yumruk atmak, klavyeyi kırmak veya başınızı duvara vurmak gibi şeylerden kaçının. Oyun dışı karakterler önceki oyunlarda olduğu gibi aynı tepkileri veriyor ve bazen bazı bug’lara takılabiliyorlar .Ama bunun için yapımcılar DLC ve update’ler çıkarıyor. Sesler ve müziklerde Call Of Duty yine kalitesini konuşturmuş. Mass Effect, Lost Planet ve Splinter Cell gibi oyunların müziklerini yapan Jack Wall, Black Ops 2’nin müziklerini gayet oyuna uygun şekilde yapmış. Oyun içinde sizi daha iyi motive edecek müzikler daha yoğun bir aksiyon ve heyecana olanak sağlıyor. Aynı FarCry 3‘deki bir görevde Skrillex – Make It Bun Dem şarkısı gibi. Seslendirme de diğer oyunlar gibi gayet başarılı olmuş. Oyun içi ateş, patlama sesleri ise önceki oyunlar ile aynı. İlk oyuna bakarsak hikaye daha iyi. Kısacası Black Ops sınıfta kaldı. Black Ops 2 yapımcıları harika bir oyun çıkarmış. İstisnalar var ve bunlar her oyunda olabilir. Bununla ilgili fazla bir şey söylenmez, yapımcılar gerçekten iyi oyun çıkarmış. Ama yanlış zamanda FarCry 3 daha üstün kılıyor. Oyun benim listemde ikinci sırada ve inceleme puanı:9.5/10

KAYNAK: http://www.paylasimalemi.com

5 Şubat 2013 Salı

18+ Biraz Küfürlü :D

Noldu Korktunmu İneeeeeeeeeeeek 
    
Emir ile Benim Klasiğimiz


Keşke Bende de Olsa


This time maybe diamonds       Almak isterseniz bu siteye gidin bu gerçek...

                                                                                  http://www.thinkgeek.com/product/e847/

The Creeper

Bana Creeper'ı anlat dediler.

27 Ocak 2013 Pazar

Whistle Baby Dinleyelim (Birazda Eğlenelim)




Flo Rida 'ya teşekkürler...

İNDİR

İlham Kaynağım

İşte bu işaret beni buralara getirdi

GTA IV Hileleri

İlk olarak telefonunuzu açın ve aşağıdaki numaraları girin.

 3625550100 - Sağlığınızı ve zırhınızı doldurur
4825550100 - Sağlığınızı, zırhınızı ve cephanenizi doldurur
4865550100 - Baseball sopası, tabanca, pompalı tüfek, MP5, M4, sniper, RPG ve bomba verir
4865550150 - Bıçak, molotof kokteyli, tabanca, pompalı tüfek, Uzi, AK47, sniper ve RPG verir
2675550100 - Aranma seviyenizi sıfırlar
2675550150 - Aranma seviyenizi yükseltir
4685550100 - Havayı ve aydınlık seviyesini değiştirir
2275550142 - Cognoscenti verir
2275550175 - Comet verir
2275550100 - FBI arabası verir
9385550100 - Jetmax verir
6255550100 - NRG-900 verir
6255550150 - Sanchez verir
2275550168 - SuperGT verir
2275550147 - Turismo verir
3595550100 - Polis helikopteri verir


23 Ocak 2013 Çarşamba

Fenerbahçeli'ye Müjdeeee!!!

İşte karşınızda Minecraft Fenerbahçe skin'ı.




LİNK: http://speedy.sh/XGtTs/fb.png

İndirmek için İndir:fb.png yazısına tıklayın.


CoD Black Ops PS3 ve Bilgisayar İçin Hile

PS3 İÇİN

İlk olarak L2+R2 ye aynı anda bir kaç kez basın mekanda dolaşın bir bilgisayar bulacaksınız o bilgisayara kare tuşuna basarak girin ve kodları yazın.


DOA - Bu hileyi yazarak Smash TV tarzı Dead Ops Arcade mini oyununu oynayabilirsiniz.

3ARC INTEL - Bu hile oyundaki tüm istihbarat dosyalarını açarak okumanıza olanak tanır. Bu hileyi
kullandığınız takdirde Closer Analysis trophy'sini kazanamazsınız.

3ARC UNLOCK - Tüm bölümleri ve Zombi Modu bölümlerini açan hile kodudur.

ZORK - 1980'lerin meşhur yazı tabanlı macera oyunu Zork I: The Great Underground Empire'ı açan hiledir.
Oyunun tamamını bu konsoldan oynayabilirsiniz.

HELP - Konsolla etkileşime geçmek için kullanacağınız komutların listesini verir.

DIR - CAT komutuyla açabileceğiniz ses dosyalarının listesini verir. (ör: CAT NoteX.txt)

WHO - RLOGIN fonksiyonunu kullanarak giriş yapabileceğiniz kullanıcı adlarının listesini verir (girişler şifre gerektirmektedir)

PC İÇİN


Black Ops ' un Klasörüne Gidip Players Dosyasına Girin . Config İsimli Dosyayı Wordpad vb. Bir Editörle Açın . Monkey Toy' un Karşısındaki 1'i Silip Yerine 0 Yazın . Bu İşlemden Sonra Oyunda Konsol Açılabilir Olacaktır . Aşağıdaki Kodları Yazıp Etkinleştirebilirsiniz.

/god = Ölümsüzlük
/give all = Bütün Silahları Verir
/noclip = Duvarlardan Geçebilirsiniz .

İlk Anlattığım Konsolla Yazılabilir Hilelerdi . İsterseniz Oyuna Başlamadan Önce Space Tuşuna Basarsanız Sandalyeden Kalkacaktır. Arka Taraftaki Bilgisayara Doğru Gidin ve F Tuşuna Basın. Alttaki Kodları Girin.

DOA = Mini Zombi Oyunu Açılır.
3ARC INTEL = Bütün İstihbarat Dosyalarına Erişmenizi Sağlar
3ARC UNLOCK = Bütün Oyun Bölümlerini Ve Zombi Bölümlerini Açar.
ZORK = Zork Mini Oyununu Oynamanızı Sağlar.
HELP = Komutların Listesini Verir .